dünya yüzü eşittir düşkünlük
Ney’e demek dünyanın yüzüne düş de aç kirpiğini yaz:
var elbette. dinle. dağlanan yer gök arasını işit
kabuğumu isleyen hava ateş karasını öğren, bil seni benden
nereden gelir sırında yansıdığım, nerededir kimdir nedir
bir adımımıza kırk adımla gelen ey
biz bildikçe bilinmeyen büyüdükçe büyüyen
kimsin nesin nerelerde kaldın kırıldım ışığından
biz vardıkça genişleyip gidiyor gidiyor gidiyor evren
Nur’a demek dünyanın yüzüne düşekaldık, imrensem yeridir
giden gidiyor yoluna devam ediyor tam nefesini üfüren
Beyit 2
kabul bir çözülüp dağılmak vaktidir
Ney’im kabulümdür nler dolaşır çekirdeğimde
açkıma yuvadır n ile niye
zar sıyrılır kabuk çatlar
beni perdeler çoğaltır çekildikçe önümde
ey kesen biçen dikip ütüleyen, bilinmeyi seven ey
belirdikçe sen, siliniyor izi ayrıldıkça gözümden
ben ben diyen yörüngem
Nur’um kabullenişimdir yaşamak bir iş
yürü koş bitmiyor gökaltı tüneli
gezip dolaşıyorum ben de akıymış karasıymış
çok bilinmeyenli aklıymış
tek yanıtlı kalbi
Beyit 3
kül hatırda tutulur çağrıdır
Ney’le sesleyeyim alıcısı nerede belirsiz şarkılarım var,
sol anahtarları alaz alaz göğüsle alınlarında
görmesem tanırım bin yıl öteden, işte o çalgılara
Nur’la ses eden saz idim kesildim neşelikten
hiç çalınmadım daha
ama öğrendim kalbi delik ney imiş yedi yerinden özlem