herkes kadar yansıtabilirim ışığı
Mehmet Erte
doğaçlama bir şiir bu, bugün on altı ekim iki bin altı, bir yerden
başlamak gerek, burdayım, bir şeyin ucundayım, her şey uçlarından
büyür, bir şeyin büyüyen ucundayım, sana söyleyecektim, söylemek
istemiştim, kelimelerle, kelimeleri boş yere kullanmak
elini kolunu rahatça oynatmaktan daha kolay, fakat izlemek
istersin sen, dinlemekten iyidir, ağır ağır oku bu satırları, bir sonraki
sayfada yokum, öncekilerde de olmadığım gibi, gizlendiğim yerde
arandığım düşüncesiyle teselli buldum, eğer yaşadıysam
ortaya çıktığımda yaratacağım kargaşayı düşünerek, evet,
bunda bir budalalık yok değil, ama senden kaçtım ben,
senden kaçmanın gururunu taşıdım kaç yıl, benden kaçan
nice yıl boyunca, bir devlet dairesinin bekleme salonu, uzun
bir yemek masası, bir otelin lobisinde verilen kokteyl, buralarda
karşılaşırız düşüncesi ölesiye korkuttu beni, cesaret edebildiğim
tek yerdeyim şimdi, görünmeyi göze alabileceğim sahneyi
kendim hazırladım, bak bu oyunda maskemi çıkardım, sen
nerdesin, bin kişi seyrediyormuş beni, âlâ, bir tek senin gözlerini
umursadım, yıllarca korktum dilekçeyle girdiğim kuyrukların birinde
yakalanırım diye sana, elimde kafa kâğıdımla o kapıyı çalarken
görmemeliydin beni, işte şimdi dilekçemi yırttım, kapıyı çarptım,
sen nerdesin, bulabilsem seni, bulabilsem gözlerinde benimle hiç
karşılaşmamış kelimelerin yorgunluğunu, senden
kaçtığım yılları affetmeyeceksin anladım, yine de görünmek
istemez misin bana, giden gidiyormuş dedirtme, insan bir yön
tutturup her yerden çıkabilir o yola, her yerden görebilir neyin
ardında kaldığını eğer kıblesi varsa, burdayım, çünkü
bana tam bir yenilgi gerekliydi, elimde olmayan bir 'neden' yok,
tüm nedenler bağrımda benim, fakat öyle bir gömlek giymişim ki
sorma, bağrımı açabileceğim bir düğmesi yok, yırtarak çıkarsam
üstümden, soyunsam, deli diyecekler, zaten deli gömleğiydi
çıkarıp attığı bakın diyecekler, bütün mesele
ışığa çıkmak, bir kere çıksam, ben de herkes kadar
yansıtabilirim ışığı, ışığı yansıtmak gözlerinin karşısında sözler
bulmaktır, ama çıkmadım o gözlerin karşısına, aramızda bir mesafe
olmadı beni görebileceğin, hiçbir engeli aşmadım, hiçbir mesafeyi
tatmadım, kımıldamak, gözlerinin karşısında bir umudu hareketlerle
tüketmektir, kımıltısız durdum satırlar arasında, bir yerde
durmak gerek, bugün on altı ekim iki bin altı, doğaçlama bir şiir bu.
başlamak gerek, burdayım, bir şeyin ucundayım, her şey uçlarından
büyür, bir şeyin büyüyen ucundayım, sana söyleyecektim, söylemek
istemiştim, kelimelerle, kelimeleri boş yere kullanmak
elini kolunu rahatça oynatmaktan daha kolay, fakat izlemek
istersin sen, dinlemekten iyidir, ağır ağır oku bu satırları, bir sonraki
sayfada yokum, öncekilerde de olmadığım gibi, gizlendiğim yerde
arandığım düşüncesiyle teselli buldum, eğer yaşadıysam
ortaya çıktığımda yaratacağım kargaşayı düşünerek, evet,
bunda bir budalalık yok değil, ama senden kaçtım ben,
senden kaçmanın gururunu taşıdım kaç yıl, benden kaçan
nice yıl boyunca, bir devlet dairesinin bekleme salonu, uzun
bir yemek masası, bir otelin lobisinde verilen kokteyl, buralarda
karşılaşırız düşüncesi ölesiye korkuttu beni, cesaret edebildiğim
tek yerdeyim şimdi, görünmeyi göze alabileceğim sahneyi
kendim hazırladım, bak bu oyunda maskemi çıkardım, sen
nerdesin, bin kişi seyrediyormuş beni, âlâ, bir tek senin gözlerini
umursadım, yıllarca korktum dilekçeyle girdiğim kuyrukların birinde
yakalanırım diye sana, elimde kafa kâğıdımla o kapıyı çalarken
görmemeliydin beni, işte şimdi dilekçemi yırttım, kapıyı çarptım,
sen nerdesin, bulabilsem seni, bulabilsem gözlerinde benimle hiç
karşılaşmamış kelimelerin yorgunluğunu, senden
kaçtığım yılları affetmeyeceksin anladım, yine de görünmek
istemez misin bana, giden gidiyormuş dedirtme, insan bir yön
tutturup her yerden çıkabilir o yola, her yerden görebilir neyin
ardında kaldığını eğer kıblesi varsa, burdayım, çünkü
bana tam bir yenilgi gerekliydi, elimde olmayan bir 'neden' yok,
tüm nedenler bağrımda benim, fakat öyle bir gömlek giymişim ki
sorma, bağrımı açabileceğim bir düğmesi yok, yırtarak çıkarsam
üstümden, soyunsam, deli diyecekler, zaten deli gömleğiydi
çıkarıp attığı bakın diyecekler, bütün mesele
ışığa çıkmak, bir kere çıksam, ben de herkes kadar
yansıtabilirim ışığı, ışığı yansıtmak gözlerinin karşısında sözler
bulmaktır, ama çıkmadım o gözlerin karşısına, aramızda bir mesafe
olmadı beni görebileceğin, hiçbir engeli aşmadım, hiçbir mesafeyi
tatmadım, kımıldamak, gözlerinin karşısında bir umudu hareketlerle
tüketmektir, kımıltısız durdum satırlar arasında, bir yerde
durmak gerek, bugün on altı ekim iki bin altı, doğaçlama bir şiir bu.